Ayazda Sönen Yıldızlar
Soğuktan Sönen Yıldızlar
Değerli dostlar hani diyoruz ya, Elaziz şairleriyle, ozanlarıyla, sanatçılarıyla zengin kültüre sahip ayrıcalıklı kadim bir şehirdir diye.
Bu şehirde bu dokunuşa söz edecek hiç kimse çıkmaz sanırım. Çünkü Elaziz şair ruhludur, sanatçı ruhludur, ozandır, evliya yatağıdır.
Geçen hafta geride bıraktığımız bir şiir festivalimiz vardı hatırlarsanız. Adına yıllar öncesinden uluslararası Hazar şiir akşamları denilmişti. Aradan yıllar geçti, uluslararası dediğimiz şiir sevdalılarının buluşma festivali bir türlü beklenen çıkışı yapamadı. Soğuk havanın soğuk yıldızları gibi parlamadan söndü.
Birkaç gün öncesinden ise yine şehrimizin ev sahipliğinde kitap fuarımız okuyucularla buluşmuştu. Bazen haddim değil desem de, neden bu iki organizasyonu bira arada yapmıyoruz diyebiliyorum kendime.
Hazar şiir festivalinin bu yıl benden aldığı puanı şöyle değerlendirebilirim. İçerisinde bulunduğumuz soğuk kış gecelerinde yaşadığımız sıfırın altında eksi bir yer desem katılır mısınız bilmem.
Organizasyon sorumlusu kim, kim üstlendi, kimlerden fikir aldılar bilemiyorum. Şehrimiz gibi kışı üst düzeyde yaşadığımız bir yerde tarih önceye alınıp Hazar gölünün üzerine düşen ay ışığında bu festival yapılamaz mıydı diye düşünülebilirdi. Bu şehirde kimlerin Elazığ kültür arşivine kayıtlı şiir kitabı var, kimlerin geçmişten şiirle bağları var gibi sorular pekâlâ masaya yatırılabilirdi.
Bazen tut diyorum yaka paça kendimi ama bir ukde dürtüyor yüreğimi. Kendi kendime şöyle diyorum, demek ki ben kendimi yalaka sınıfına koyup sınıf atlayamamışım bu düzende.
Bilmeyen ya da farklı yönümü tanımak istemeyenlerin gözlerine soka, soka birkaç cümleyle müsaadeniz olursa bir kez daha anlatayım kendimi. Mehmet Duman kim, geçmişinde ne var, ne yapmış. Gerçi siz çok iyi biliyorsunuz ama oturduğunuz koltukta ne varsa başka türlü demek ki dürtüyor sizi.
Bakın beyler 1970 yıllarında başladığım şiirlerimle imkânım ölçüsünde Elazığ kültür arşivine kayıtlı bir şiir (Belki Bir Gün) kitabın sahibiyim ben. Ayrıca 1980 ve 1990 lı yıllarda çeşitli mahalli gazetelerde yayınlanan yüzlerce şiirinde sahibiyim ben. Hadi geçtim, yahu hiç mi görmediniz okumadınız, Türkiye de bu konuda çeşitli derecelerimin olduğunu. Vallahi de Billahi de çok iyi biliyorsunuz ama ben şakşakçı değilim işinize gelmiyor.
Bakın sizden geçtim gelenek devam ediyor diyelim, düşünemediniz, aklınıza gelmedi birisi sizi dürtmedi. Peki, sizden öncekiler ya, onları da aklım almadı. Yıllardır bu organizasyonun içerisinde olan sözde şair lakaplı büyüklerimiz ince bir cümlede size gelmesin mi? Yıllardır kendi çemberinizin içerisine aldığınız dost ahbap ilişkilerinizin dışında kalan kimleri çağırdınız aranıza. Kimlere kapınızı açtınız, var mı içinizde ben sizi çağırdım diyebilecek bir babayiğit. Yok, kardeşim çıkmaz çünkü yıllarca kendinize çalıp oynadınız, etrafınıza bakmadınız. Bakın geçmişe 1985 yılında ilki yapılan Elazığ’ın ilk kültür sanat festivaline ait çayda çıra gazetesinde kimin şiiri kimi köşe yazısı var. Yine bakın geçmişe Harput ta bir aşk dizisinde senaryo da kimin adı var, oyunculukta kimin ismi yazılı. Neyse diyoruz, çokta önemli değil diyoruz, sönen yıldız olmaktansa gür ışıklı olmayı tercih ediyoruz.
Adını uluslararası koymuştuk, çemberi kıramadık, kimseyi içeri alamadık, dışarı açılamadık. Adını uluslararası koymuştuk Fırat’ı geçemedik, Harput için kültür ve sanatı yaşatamadık.
Son bir virgül olsun sözde icraatı en iyi bilenlere, yapamıyorsanız zorlamayınız.
Mehmet DUMAN
0 Yorum