Bu Kadar Kolay Olmamalı
Bu Kadar Kolay Olmamalı
Son dönemler haberlerde sık sık aynı acı manzarayla karşılaşıyoruz: Sahte içki nedeniyle hayatını kaybeden insanlar, hastanelerde yaşam mücadelesi verenler ve daha nicesi… İşin hukuki boyutunu konuşmadan önce, bu ölümlerin aslında ne kadar önlenebilir olduğunu söylemek zorundayız. Ama neden önlenmiyor? Eksik olan ne?
2024 yılında sadece Türkiye genelinde sahte içkiden dolayı 110dan fazla kişi zehirlenmiş bunlardan yüzlercesi ise organ kaybı veya körlük gibi kalıcı zararlarla yaşamına devam ediyor. Her ölüm, hepimizin yüzüne acı bir şekilde çarpıyor ve aynı soruyu sorduruyor: İnsan hayatı neden bu kadar ucuz?
Sahte içki, etil alkol yerine metil alkol kullanılarak üretilen bir zehirden ibarettir. Metil alkol, vücuda alındığında bazı asitlere dönüşerek körlük, organ yetmezliği ve çoğu zaman ölüme sebep olur. İşin daha korkunç yanı ise, sahte içki üretenlerin bu riski çok iyi bilmelerine rağmen bu ticareti sürdürmesidir.
Kasten Öldürmenin Eşiğinde Bir Suç
Hukuk, sahte içki üretimini ve satışını sadece bir “ticari suç” olarak görmez. Türk Ceza Kanunu’na göre sahte içki üretimi ve satışı, açıkça insan hayatını tehlikeye soktuğu için ağır cezalara tabidir. TCK 186. madde, sağlığa zararlı gıda üretimini cezalandırır, ancak ölümle sonuçlanan durumlarda iş değişir. Sahte içkiden bir kişi öldüğünde bu durum kasten öldürme suçu kapsamında değerlendirilir. Çünkü sahte içki üreten kişi, bu içkilerin insanları öldürebileceğini bilir ve buna rağmen üretime devam eder. Bu bir kazadan ibaret değildir, bile bile insan hayatını hiçe saymaktır.
Ölümler birden fazla olduğunda ise bu suç daha da ağır bir boyut kazanır ve failler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına kadar varan yaptırımlarla karşılaşabilir.
Peki, neden kadar yaygın?
Bu acı tablo, bireylerin ekonomik nedenlerle sahte içkiye yönelmesine de dikkat çekiyor. Alkol fiyatlarının yüksekliği ve ağır vergi yükü, vatandaşları daha ucuz ancak tehlikeli alternatiflere itiyor. Devlet politikalarının burada önemli bir rolü var: Vergiler ne kadar artırılırsa artırılsın, sahte ürünlere yönelimi engelleyecek denetimler ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmadıkça bu ölümler durmayacaktır.
Ama burada durup şunu da sormamız lazım: Sadece bu durumu yaşayan insanlar mı suçlu? Bu ticareti yapanlara “dur” demek devletin, denetimlerin ve hepimizin sorumluluğu değil mi?
Bir yanda ölen insanlar, diğer yanda onları bu yola iten ekonomik koşullar ve denetimsizlik. Hepimizin bu zincirde bir sorumluluğu var. Bir şişe içki, bir insan hayatından daha değerli hale geldiyse burada hepimizin durup düşünmesi gerekiyor.
Her sahte içki ölümü, yalnızca bir bireyin kaybı değil; bir toplumun insan hayatına verdiği değerin sorgulanmasıdır. Bu ölümler, sorunun yalnızca ekonomik veya hukuki bir mesele olmadığını, aynı zamanda vicdani bir kriz olduğunu ortaya koyuyor.
Unutulmamalıdır ki adalet, yalnızca failleri cezalandırmakla değil, bu ölümleri önleyecek sistemleri kurmakla da ilgilidir. İnsan hayatını hiçe sayanlara karşı caydırıcı yaptırımlar uygulanmadıkça, vicdanlardaki yara kanamaya devam edecektir. Selam ve dua ile…
Av. Erkan MAHMAT
0 Yorum