BUKALEMUN!
BUKALEMUN!
Bukalemun, kendine has özellikleriyle dikkat çeken bir kertenkele türüdür. Doğanın kamuflaj ustası olan bukalemunlar, çevrelerine uyum sağlamak için deri renklerini değiştirebilir. Bu özellik, onları hem düşmanlarından saklanmakta hem de avlanmakta ustalaştırır. Bukalemunların renk değiştirme yeteneği genellikle duygu durumları, vücut sıcaklıkları veya çevresel koşullara göre tetiklenir. Gözleri bağımsız olarak hareket edebilir, bu da çevresini geniş bir açıyla görebilmesini sağlar.
İnsan davranışları için ise "bukalemun gibi" ifadesi, kişinin ortama göre karakterini veya tavırlarını değiştirerek "her duruma uyum sağlama" becerisini anlatmak için kullanılır. Bu deyim, özellikle çıkar amaçlı şekil değiştiren veya kimliklerini "renklerini" duruma göre ayarlayan insanlar için ironik ve eleştirel bir anlam taşır.
Bugün şöyle bir etrafınıza bakın; kimlerin düğmeleri ilikli, kimlerin suratında yapışık bir gülümseme, kimlerin gözleri sürekli “kime yaltaklanacak” radarında… Öyle bol ki bukalemunlar, adım attığınız her köşe başında bir tane bulabilirsiniz. Ofisler, kafeler, düğünler, açılışlar... İşi bilenler, "kendini her dönemin doğru insanı" yapmanın formülünü çözmüş, tam kıvamında alıştırma yapıyorlar.
Nedir bu bukalemunun sırrı? Herkesin gözünden kaçmayan o hep aynı kıyafet: ceketlerin düğmesi hep ilikli, gözler her daim “onay” bekler gibi sağa sola dönük, omuzlar anında eğilmeye müsait! Nerede kim varsa, hemen ona göre rengini değiştirir; dün karşı olduklarına yarın dost, bugün dost olduklarına yarın birden bire “fikir değiştirdim” demekten bir saniye çekinmezler. Her sabah hangi yöne döneceği belli olmayan bu bukalemunlar, bir elleriyle eskiyi, bir elleriyle de yeniyi tutarak “denge uzmanı” olmuş.
Herhangi bir alanda başarılı olmanın yolu? Çalışmak, bilgi, yetenek mi? Yok canım! Bukalemunlar için bu kadar yorulmaya ne gerek var! Onlar, "her şeye hemen uyum sağlama" sanatını çoktan çözmüş. Kimin parladığını, kimden uzak durulması gerektiğini gözleri kapalı bilir, sonra da anında yeni bir forma bürünürler. Neyin yanında olmaları gerekiyorsa yanındadırlar; düğme o yüzden hep ilikli, çünkü her an koşup birilerinin yanında “saf tutmaya” hazırdırlar.
Bunun üzerine şunu söylemek lazım: Bukalemundan bol ne var çevremizde! Yüzde yüz kimliksiz kalmak da ayrı bir beceri. Sırf daha “uygun” görünmek için kendi rengini bırakıp birilerine “şirin görünmek” uğruna her sabah başka bir kimlik kuşanırlar. Onlara göre “sabit fikirli” olmak en büyük hatadır, çünkü değişmek şarttır ama bu değişim, değerlerden veya doğrulardan değil, rüzgârın estiği yöne göre olur.
Velhasıl; çevremizdeki tüm ilik düğmelere, hazır gülümsemelere, renk değiştirme ustalarına selam olsun. Hayatta kalmanın bu kadar ince bir sanat olduğundan haberimiz yoktu!
Görüş ve düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın, birlikte daha fazlasını başaralım.
Saygılarımla…
Doç. Dr. Alper POLAT
0 Yorum