Depremde Aynı Noktadayız
Depremde Aynı Noktadayız
Anadolu haber sitemizin değerli okuyucuları aslında bu günkü yazımı anlam ve önemi itibarı ile Ermeni meselesi için hazırlamıştım ancak Farz geldi sünneti bastırdı ve sıcaklığı itibari ile konumuzda değişti.
23 Nisan’dı Egemenlik ve çocuk bayramımızı duyacağımız haberden uzak kutlamıştık Saat 13:00 Haberlerinde son dakika haberi olarak 6,2 şiddetinde İstanbul’da deprem haberi geldi dizlerimizin bağını bir anda çözdü ve gözlerimiz yüreğimiz karardı eyvah dedim, Silivri açıklarında denizde oluşu ve on üç saniye olarak belirlenmesi yüreğimize su serpti.
Bu rahatlamanın devamında yine bir dejavu başladı, aralarına bir iki tane jeolog, yer bilimci yerleştirilmiş her zamanki her şeyi bilen tv lerin müdavimleri saatlerce boy gösterme mesaisi başladı, yine herkes depremi uzmanı oldu millette bunlarla beraber Doğu ve kuzey Anadolu fay hatlarını egedeki fay hatlarını kılcal ve ana hatların tamamını ezberledik yuttuk, bilgi tazeledik yeni bilgiler öğrendik.
Deprem sonrasında bilim adamlarının Beklenen İstanbul depremiydi, değildi mücadelesinin içinde bulduk kendimizi ne oldu peki sorun çözüldü mü? ne anladık neyi kaçırdık gözlerimizden belki çok şey öğrendik ama yapmamız gereken deprem bilincini yükseltme işlemlerinin merkezinden tamamen uzaklaştık.
Aslında konu çok basit herkes gerçeği biliyor ama hiç kimse kabullenmek istemiyor uygulamaya yanaşmıyor.
Fay hatları ülkemizin gerçeği deprem ülkemizin coğrafi kaderi bunu yediden yetmişe herkes biliyor, bilmiyormuş gibi yaptığı ise fay hatları üzerine ve yakınlarına yerleşim alanı yapılmaması gerektiği.
Beş yaşındaki çocuğa bile sorsanız size Deprem değil bina öldürür cevabını alırsınız ancak büyüklü küçüklü herkeste altı doldurulmamış bir deyimden öteye gitmeyen bir bilgi.
Deprem konusunda gerek Yönetimler gerekse millet olarak deve kuşundan farkımız yok, çıkar ve menfaatteki tamahkârlık insan hayatını hiçe sayma noktasına geldi, afetlerin sonunda binaların altında kalan sadece insan değil insanlık oluyor.
Afet anından itibaren bu defada ikinci yüzümüz ortaya çıkıyor, ihmalkârlık maskemizi çıkarıp fırsatçılık maskemizi takıyoruz.
Samimiyetle söylüyorum ki bu millet her zorlukta bütünleşmeyi yardımlaşmayı bilen ve seven bir yapıya sahiptir.
Fakat sayıları hiç de az olmayan günden güne fazlalaşan kaos ’tan beslenen yapı hemen devreye giriyor ve bu boşluğu ar damarı çatlamış utanma duygusunu yitirmiş halde sahnedeki yerini alıyor, aynı anda 234 firma ve şirketin 1079 ürününde fahiş fiyat uygulaması fark edilmiş ev kiralarından deprem çantası çadır vesaire ile birlikte uçak biletlerinde nasiplenmede payını almıştır, bu deprem vampirlerine ömürlerince unutamayacağı cezalar verilmeli.
Nihayetinde bu milletin jeoloji dersine ihtiyacı yok özellikle anlaması gereken deprem bizim doğal yaşamımızın bir parçası ve bu deprem esnasında yapılması gereken işleri iyice bilmesi ve uygulaması panik havasını üzerinden atması kaçışmaların bir hayrı olmayacağını bilerek daha akıllıca hareket etmesi.
Yakın tarihte iki büyük deprem yaşamış bir il olarak çok şey gördük, neymiş efendim o an bu duygulara hâkim olmak mümkün değilmiş, bu bahaneden öte bir şey değil temelden verilen deprem eğitimi bilinçli bir toplum oluşmasını sağlar böylece damdan, camdan atlama ölüm ve yaralanmaları ile karşı karşıya kalmayız.
Bakanlıklar, Valilikler, Belediyeler, Afad, Kurumlar, şirkeler ve sivil toplum kuruluşları deprem koordinasyon konusunda bizzat ve çok aktif bir çalışma içine girerek milletin deprem şuurunu geliştirmeli.
Deprem vampirlerinde ömürlerince unutamayacağı cezalar verilmeli.
Sadece olması ihtimalli bölgelerde değil her yerde ilköğretimden başlanarak bu bilgileri yaşam şartlarımızın içine almalıyız depremden korunmak için dua öğrenmek yerine depremden korunmak, her an olacak gibi hazırlanmak, olması halinde devlet ve millet olarak bilinçli hareket etmek zorundayız. Selam ve saygılarımla.
Vahit DABAK
0 Yorum