Telefon
WhatsApp
Depremlerin Suçlusu Kim?

Deprem oldu mu, hepimizin aklındaki ilk soru: “Bu yıkımın suçlusu kim?” Elbette depremler, yer kabuğunun hareketleri sonucu oluşan doğal olaylar. Ama mesele şu ki, depremler kendi doğası gereği olur; kimseye hesap vermez, “ben geldim” diye haber vermez. Sorun, bu doğa olayına nasıl hazırlıklı olduğumuzda. Depremler kaçınılmaz, ama can ve mal kaybının boyutları tamamen insan eliyle belirleniyor.

Depremlerin Suçlusu Kim?

Depremler, yer kabuğunun derinliklerinde biriken enerjinin ani salınımı sonucu oluşan doğal olaylardır. Türkiye gibi aktif tektonik bölgelerde yer alan ülkeler, bu doğa olayına sık sık maruz kalır. Türkiye, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı gibi büyük fay sistemlerinin etkisi altındadır. Bu faylar, Avrasya, Afrika ve Arap levhalarının birbirine uyguladığı basınç sonucu oluşur ve biriken stresin fay hattı boyunca birikmesi, kırılmalara ve dolayısıyla depremlere yol açar.

Ancak, bu jeolojik süreci suçlamak mantıklı değil. Çünkü depremler doğanın kendi işleyişinin bir parçası. Asıl mesele, insan yerleşimlerinin bu doğal duruma ne kadar hazırlıklı olduğudur. İşte bu noktada yapı mühendisliği, zemin bilimi ve şehir planlama gibi disiplinlerin devreye girmesi gerekiyor.

Deprem Yönetmelikleri ve Yapı Tasarımı

Deprem mühendisliği, binaların deprem anında nasıl davranacağını öngörerek yapıların güvenliğini artırmak üzere çeşitli stratejiler geliştirir. Türkiye’deki binalar, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Türkiye Deprem Yönetmeliği gibi yasal düzenlemelere uygun olarak inşa edilmelidir. Bu yönetmelikler, yapıların deprem esnasında nasıl performans göstermesi gerektiğini belirler. Örneğin, bir bina depremde tamamen yıkılmamalı, can güvenliğini sağlayacak kadar esnek ve dayanıklı olmalıdır. Bu noktada sünek davranış devreye girer; yani yapılar, depremin yarattığı enerjiyi emebilecek kadar esneyip zarar görebilir, fakat tamamen çökmezler.

Yapı mühendisliğinde kullanılan temel kavramlardan biri olan perde duvarlı çerçeve sistemleri binaların yatay yükler karşısındaki dayanıklılığını artırır. Bu sistemler, binaların deprem anındaki yatay salınımlarını minimuma indirerek, binanın ani yıkılmasını engeller. Yine de sadece bu mühendislik çözümleri yeterli değildir. Yapının taşıyıcı sistemi (kolonlar, kirişler ve temeller) ve kullanılan malzemelerin kalitesi de hayati önem taşır.

Zemin ve Temel İlişkisi

Yapı güvenliği konusunda belki de en kritik konulardan biri zemin koşullarıdır. Deprem etkilerinin büyük bir kısmı, zeminin taşıma kapasitesine ve yapının temeli ile zemin arasındaki uyuma bağlıdır. Zemin etüdü yapılmadan inşa edilen bir bina, ne kadar sağlam olursa olsun, uygun zemin koşullarına sahip değilse büyük bir risk altındadır. Türkiye’deki pek çok şehir, ne yazık ki alüvyonlu zeminler, dolgu alanları ve dere yataklarına yakın yerlere kurulu. Bu tip zeminlerde, sıvılaşma adı verilen bir fenomen meydana gelebilir. Sıvılaşma, zeminin depremin etkisiyle adeta sıvı gibi davranarak yapıların temellerini zayıflatmasıdır. Bunun sonucunda, binalar yıkılmasa bile yana yatabilir veya temellerinde ciddi hasarlar oluşabilir.

Bu noktada, zemin-yapı etkileşimi devreye girer. Bir binanın depreme dayanıklı olabilmesi için, hem yapının hem de zeminin taşıyıcı kapasitelerinin dikkate alınması gerekir. Özellikle yüksek binalar, ağır yapılar veya geniş açıklıklı binalar, zemine büyük yükler bindirdiği için zemin etüdü ve temel tasarımı kritik bir role sahiptir. Örneğin, yumuşak zeminlerde, yapılar için derin temel ya da kazık temel kullanmak zorunlu hale gelir. Bu temel sistemleri, yapının ağırlığını daha derindeki sağlam zemin katmanlarına ileterek yapının dengesini sağlar.

Yapı Denetimi ve Kalitesiz Malzeme Kullanımı

Bina inşasında en sık karşılaşılan sorunlardan biri de kalitesiz malzeme kullanımıdır. Yapısal malzemelerde kullanılan betonun, demirin ve diğer inşaat malzemelerinin kalitesi, binanın deprem anındaki performansını doğrudan etkiler. Beton dayanımı, yani betonun basınca karşı gösterdiği direnç, özellikle yüksek katlı binalar için hayati öneme sahiptir. Betonarme binalarda kullanılan demirin çekme dayanımı ve sünekliği, yapıların esnekliğini artırarak depremin yarattığı yatay yükleri absorbe etmeye yardımcı olur. Ancak, kalitesiz beton kullanımı veya demir miktarının azaltılması, binanın taşıyıcı sisteminin zayıflamasına yol açar.

Yine, yapı denetimi konusu da bu noktada devreye giriyor. Türkiye’deki yapı denetim sistemi, her ne kadar yasal olarak zorunlu hale getirilmiş olsa da, uygulamada sıkça eksikliklerle karşılaşılıyor. Denetimlerin yetersiz kalması ya da bazı projelerde göz ardı edilmesi, depremler sonrası binaların neden yıkıldığına dair en yaygın sebeplerden biri.

Kentsel Dönüşüm ve Planlama

Bir de işin şehir planlama boyutu var. Deprem sonrası yıkımların büyük kısmı, düzensiz şehirleşme ve yanlış yapılaşma nedeniyle meydana geliyor. Kentsel dönüşüm projeleri, bu anlamda fırsatlar sunsa da, bu projelerin plansız ya da denetimsiz yapılması, sadece sorunu ertelemekle kalıyor. Planlama aşamasında mikrobölgeleme adı verilen yöntemle, şehirlerin deprem risklerine göre bölgelere ayrılarak daha güvenli yerleşim alanları oluşturulması gerekiyor.

Peki birey olarak bizim sorumluluğumuz nedir? Deprem bölgesinde yaşıyoruz, bu artık bir gerçek. O zaman oturduğumuz evin sağlam olup olmadığını sorgulamak da bizim görevimiz. Manzarasına ya da fayansına bakmadan önce “Bu bina deprem yönetmeliğine uygun mu?”, “Yapı denetimleri tam olarak yapılmış mı?”, “Zemin sağlam mı?” gibi sorular, yalnızca inşaat firmalarının değil, bizlerin de sorması gereken sorular. Çünkü ev sahibi olurken fiyatına ya da görünümüne değil, güvenliğine de dikkat etmeliyiz.

Sonuç olarak, depremleri suçlamak yerine, doğru soruları sormak gerekiyor. Doğanın kuralları değişmez, ancak bu kurallara uyup uyumamak tamamen bizim elimizde. Eğer doğanın bu temel gerçeklerine uygun hareket edersek, depremleri bir felaket değil, yönetilebilir bir olay haline getirebiliriz.

Unutmayalım, doğa her zaman kendi işini yapar. Ama biz de işimizi iyi yaparsak, doğayla barış içinde yaşayabiliriz.

 Dç.Dr. Berivan YILMAZER POLAT          

 

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Puan Durumu

 OGBMAYAVP
1.GALATASARAY A.Ş.31255178304880
2.FENERBAHÇE A.Ş.31236280314975
3.REEDER SAMSUNSPOR32166104738954
4.BEŞİKTAŞ A.Ş.311410748321652
5.İKAS EYÜPSPOR321481049381150
6.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ31146115043748
7.TRABZONSPOR A.Ş.311291052391345
8.GÖZTEPE A.Ş.3111101051391243
9.TÜMOSAN KONYASPOR32127134144-343
10.KASIMPAŞA A.Ş.31101295355-242
11.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş.31126134143-242
12.BELLONA KAYSERİSPOR311010113949-1040
13.ONVO ANTALYASPOR31117133455-2140
14.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş.31114163650-1437
15.NET GLOBAL SİVASSPOR3297164353-1034
16.CORENDON ALANYASPOR3197153647-1134
17.SİPAY BODRUM FK3297162437-1334
18.ATAKAŞ HATAYSPOR3147203362-2919
19.ADANA DEMİRSPOR A.Ş.3124252777-50-2

Elazığ Nöbetçi Eczaneler

E-Bülten Aboneliği