Ne Zaman Akıllanacağız
Ne Zaman Akıllanacağız
Anadolu haber sitemizin değerli okurları Ülkemiz gerçekten olağan üstü durumlardan geçiyor gündemi takipte zorlanmamak mümkün değil Anayasada değişiklik adı altında dört maddenin değiştirilmesi konusunda kıvrak danslar, siyasi olaylar, Terör ve bütün sağlıkçılarımızı töhmet altında bırakan birkaç ahlaksız sağlıkçının rant için işledikleri cinayetler.
16 Ekim Tarihinde Harput gazetemizde yayımlanan ‘’BİRİ AÇILIM MI DEDİ’’ yazımda Bir önceki açılım teşebbüsünün ülkeye nelere mal olduğunu yazmıştım, yeni bir teşebbüste aynı hatalara düşülmesinin tarihin tekerrüründen başka bir şey olmayacağını belirtmiştim.
CHP Genel başkanı Özgür Özel’in Selahattin Demirtaş ı ziyarete gitmesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki grup toplantısında terörist başı Öcalan’a “Tecrit kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Grubu toplantısında konuşsun; silah bırakıldığını ilan etsin, örgütünün tamamen bittiğini, lağvedildiğini açıklasın. Bu kararlılığı ve dirayeti gösterirse yasal düzenleme yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” çağrısı şahsi fikri midir, Devletin “üst akıl” (ne idüğü belirsiz daha önce Akil adamlar olarak belirtilen şarlatanlardan bahsetmiyorum) diye tanımlanan ilgili birimlerinde enine boyuna incelenmiş midir, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konu görüşülüp mutabakata varılmış mıdır? Konunun arka plânı henüz aydınlanmadığından bu soruları cevaplandıracak durumda değiliz. Ancak Türk toplumunun büyük çoğunluğunun tepkiyle karşıladığı çağrının yankıları art arda ortaya dökülmeye başladı.
Dış istihbarat birimlerinin kucağında oturan, Ortadoğu’daki velayet güç olarak kendilerine yıllardır yatırım yapılan pkk-kck nın İran’da pejak,
Suriye’de pyd,ypg, pkk’nın terör örgütleri üzerinde bebek katilinin etkisi olacağı beyhude bir beklentidir nitekim Kandil’deki üst düzey elebaşılarından Murat Karayılan, aynı gün verdiği röportajda Bahçeli’nin “Ne Kandil ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın” isteğini şöyle cevaplandırıyor: “Kürt tarafının bileşenlerini birbiriyle çatıştırmaya çalışmayın, hepimizin oynayacağı rol var, Öcalan muhatap elbette ama Kürt tarafının bileşenleri olarak PKK da muhataptır. Hepimizin oynayabileceği rolleri göz önünde bulundurarak yaklaşırsanız zor olmaz. Kimse yanlış hesap yapmamalı, yanlış hesap yapanlar yarın ne kadar büyük yanıldıklarını görecekler.” Karayılan’ın sözleri Öcalan istese bile kurduğu örgütü lağvetme gücünün olmadığını, Pkk’nın Türkiye politikasında günün şartlarına göre taktik değişiklikler olsa bile temel stratejisinin ve amacının aynen devam ettiğini gösteriyor.
Bütün bu gelişmelerden sonra Pkk TUSAŞ’ı tesadüfen saldırı hedefi olarak seçmedi. Elli yıllık mazisi olan, Türk Savunma Havacılık ve Uzay Sanayii’nin ana merkezi konumunda bulunan bu tesiste çoğu mesleklerinde uzman 15 bin personel çalışıyor. Ulusal ve uluslararası yüksek teknoloji gerektiren projeler buradan yürütülüyor. Geçen yıl Azerbaycan’ın SU-25 uçaklarının revizyonu burada yapıldı. Türkiye’nin 5. nesil savaş uçağı olan “Millî Muharip Uçak (MMU-KAAN)” projesi buradan yürütülüyor,
ATAK Helikopteri, ANKA, Hafif Taarruz Uçağı, İHA vb. çok kritik projeleri başarıyla yürüten TUSAŞ’ın uluslararası alanda büyük itibarı vardır ve dışarıdan önemli siparişler almaktadır.
Beş şehidimiz yirmiden fazla yaralımızın olması Aziz Türk milletini derinden yaralamış eli kanlı katillerin saldırı şeklindeki basit ihmal ve hatalar yüreğimizi sızlatmış bununla kalmayıp akıl almaz komplo teorilerini de beraberinde getirmiştir.
Saldırıyı yapan iki Pkk’lının özel olarak eğitildikleri, mümkün olduğunca çok sayıda personeli katletmek amacıyla saldırı saatini vardiya değişimine denk getirdikleri görülüyor. Neyse ki Polis Özel Harekât grubu o saatlerde İstanbul yolu üzerinde tatbikat yapıyormuş; saldırı haberi alınır alınmaz gecikmeden yetişip müdahale ediyorlar.
Teröristler başarısız kalacaklarını anlayınca intihar ediyorlar. Yetkililer olayı elbette çok yönlü inceleyecek.
Türk milletinin kafasındaki bu kadar önemli bir tesisin güvenlik önlemleri hususundaki sorularını gidermek için eksiklerini bir an önce görecek ve tamamlayacaklardır, benzer kritik yerlerde de inceleme yaparak hainlere fırsat vermeyecek tüm önlemleri umarız eksiksiz alacaklardır.
Saldırının ardından Öcalan’ın yeğeninin İmralı’ya gitmesi terörist başına 43 aydır uygulanan tecrit ’in kaldırılacağı anlamına geliyor mu? Bunu yakında göreceğiz. Öcalan “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma
ve şiddet zemininden siyasi ve hukuki zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” mesajını verdi. Ancak TUSAŞ’a yapılan saldırı örgütü üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu gösterdi. Bebek katili apoyu muhatap alarak yeni bir açılım denemesine kalkışmak her bakımdan yanlıştır. On binlerce insanımızın ölümünün baş sorumlusu olarak yargılandı, mahkûm oldu.
AİHM dahil uluslararası yargı kuruluşları da bu karara itiraz etmedi. Kırk yıldır bu ülke insanlarının yaşadığı acıları, bunca şehit ve gazinin varlığını bir kenara koyarak Meclis’te konuşturmayı düşünmek bile vicdanları yaralar. DEM’i Kandil’in pençesinden kurtarmaya yönelik bir çıkış yapılması gerçekten düşünülüyorsa illede halkla irtibat için biri devreye sokulacaksa Öcalan’ın değil, Doğu ve güneydoğuda günümüz itibarı ile etkisi daha fazla olan Demirtaş’ın devreye girmesi çok daha uygun olur.
Son açıklamasında “Demokratik siyaseti ve barış arayışlarını itibarsızlaştırmaya, iradesiz kılmaya yönelik hiçbir yaklaşımı kabul etmeyeceğiz” diyerek Kandil’in DEM üzerindeki etkisine itiraz ediyor. Fakat başkanlık sistemini daha da tahkim edecek yeni bir anayasaya hayır diyeceği bilindiğinden siyasetin dışında tutulması tercih ediliyor.
Türk milletinin aziz ülkesinde yaşayan herkesin siyasi, sosyal, ekonomik çerçevede varsa bir sözü isteği onun tartışılacağı değerli mevkii Milletin meclisidir. KATİL ÖRGTÜN BUGÜNE KADAR ŞAHADET ŞERBETİ İÇMESİNE SEBEP OLAN ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANIYORUZ, ‘’TERÖR VE TERÖRİZMLE MÜZAKERE DEGİL MÜCADELE EDİLİR.’’
0 Yorum